Örneğin: Yunus Peygamberin vahyi beklemeden bulunduğu bölgeden ayrılması
Peygamberler, kıymet düşürücü olmayan küçük günaha düştükleri zaman, kendi ümmetleri o günahta onlara tâbi olmadan önce tembih edilirler ve hemen tövbe ederler.
Peygamberler, insanları İslâm’a davetlerinden uzaklaştıracak hallerden de korunmuşlardır. Bundan dolayı Peygamberler, kurtlanma ve cüzzam gibi tiksindirici olan bir hastalığa yakalanmazlar.
Uyarı: Allâh-u Teâlâ Peygamberlerini, onlara vahiy gelmeden önce de sonra da, onlar hakkında imkânsız olan (yalancılık, zina, hıyanet, hırsızlık, rezillik, peltek konuşma, dil sürçmesi, akılsızlık ve korkaklık vb.) sıfatlardan korumuştur.
Buraya kadar zikrettiklerimizden anlaşılıyor ki; bazı insanların, Peygamberler hakkında söyledikleri şeyler, o yüce ve pak Peygamberlere apaçık iftiradır.
Bunlardan bazıları şunlardır:
Anlatılan bu kıssa doğru değil, bâtıldır. Çünkü kıssanın başında Peygamberimizin ? bilmeden kırbacıyla onun sırtına değdiği anlatılıyor ve Ukkâşe’nin Peygamberimiz üzerinde hakkı olduğu iddia ediliyor. Oysa yanlışlıkla değme olayı gerçek bile olsa, kişi yanlışlıkla yaptığı şeyden kul hakkına girmiş olmaz. Bunun dinimizde yeri yoktur. Bu kıssanın yalan ve iftira olduğunu İmâm İbnu’l Cevzî “El-Mevdûât“ adlı eserinde bildirmektedir.
Yani bu sahâbe hakkını helâl etmemiş olsa, Peygamberimiz ? kul hakkı ile mi ölecekti? Hâşâ! Peygamberler kimseye haksızlık etmezler. Bu gibi şeyler, Peygamberlerin sıfatlarına aykırı ve imkânsız bir durumdur.
Bunu bir Peygambere atfetmek, İslâm inancıyla bağdaşmaz ve kişiyi riddeye düşürür (îmândan eder).
Bunu bir Peygambere atfetmek İslâm inancıyla bağdaşmaz ve kişiyi îmândan eder.
Rabbimiz bizlere hakkı hak olarak bilip ona tâbi olmayı ve bâtılı bâtıl olarak görüp ondan sakınmayı nasip eylesin. ÂMÎN…
İLETİŞİM