--> Her Cumartesi 13.00-15.00 arası erkek ve kız öğrencilerine yönelik Kur'an-ı Kerim ve Temel Dini Eğitim kursumuza ÜCRETSIZ kayıt için sizleri merkezimize bekleriz.     --> Her perşembe saat 21.00'da derneğimizde zikir programı olmaktadır.     --> Cumartesi 21.00'da her hafta farklı konu ele alınan sohbetler yapılmaktadır. Ailece davetlisiniz.    
Kurban ve Vekalet Hakkında

 Bir Hadîs-i Şerîf’te Peygamber Efendimiz meâlen şöyle buyurmuştur: “Kurban kesiniz, her kim ki keseceği kurbanı kıbleye yöneltip keserse, Kıyâmet Gününde kurbanın kanı ve yünü hasenat, yani sevap olarak mizanda (terazide) olacaktır.” 
         Peygamberimizin bize bildirdiği güzel ibâdetlerden biri de kurban kesmektir. Kurban kesmek Müslüman, hür, mukîm olan (misafir-seferi olmayan) kadın veya erkek, fitre zekâtını verebilen kimseye vacib’tir. Şafii’ye göre ise sünnet-i müekkededir. 
         Bayram namazının vakti girdiğinde, hutbe ve bayram namazı kılacak kadar vakit geçmişse kurban kesilebilir. Kurbanın şehir ve büyük beldelerde muhakkak bayram namazından sonra kesilmesi gerekir. İmâm Ebû Hanîfe’ye göre köylerde daha önce de, yani sabah namazından sonra da kurban kesilebilir. İmâm Şafii’ye göre ise muhakkak bayram namazından sonra kesilir. Şayet bu vakitten önce kesilirse, İmâm Buhârî ne Müslim’in, El-Bera İbni Azîb’ten rivâyet etmiş oldukları Hadîs-i Şerîf’te Peygamber Efendimiz meâlen şöyle buyurmaktadır: “Her kim ki namazı kılarsa (bayram namazı) ve kurban keserse sünnetimizi yapmış olur. Her kim namaz vaktinden önce keserse o, normal hayvan kesmiş olur(yani kurban sayılmaz); o, yeni bir hayvanı kurban olarak keser.” 
          İmâm Ebû Hanîfe’ye göre kurban kesme vakti bayram günü ve Teşrik günlerinin birinci ve ikinci günleridir. İmâm Ömer ve İmâm Ali meâlen buyurdular ki: “Kurban kesme günleri üç gündür ve ilk günde kesmek daha efdaldir.” 
         İmâm Şafii’ye göre kurban kesme vakti, bayram günü ve üç teşrik günüdür. Hanefi Mezhebine göre kurban kesmek gücü yeten her Müslüman, hür, mukîm kimseye bayram günü birinci veya ikinci teşrik günleri vacib’tir. Kendisine ve küçük çocuklarının her birisine kesmek vacib’tir. Şafii Mezhebine göre ise kurban kesmek sünnet-i müekkededir. 
            Kurban edilecek hayvanlarda aranan şartlar vardır: 
Kurban edilecek hayvanlar, küçükbaş (koyun, keçi, gibi) bir yaşını doldurmuş olması gerekir. 
Küçükbaş hayvanlarda: koyunlarda altı ayından sonra eğer bir yaşındaki hayvan gibi besili, gösterişli olursa o hayvan da kurban edilebilir. 
Büyükbaş öküz ve camışlar en az ikinci yılı doldurmuş olmalıdır yedi kişi için kurban kesilebilir. 
Deve ise beşinci yılı doldurmuş olmalıdır ve yedi kişi için kurban kesilebilir. 
İki gözü veya bir gözü kör olan hayvan veya sakat olan hayvan, kulakları kopuk olan veya kulaklarının çoğu kesik olan, kuyruğu kesik olan veya kuyruğunun çoğu kesik olan hayvan kurban olmaz.  
         Kesilecek kurbanın etlerinin üç kısma ayrılması faziletlidir. Bir kısmı kendisine, bir kısmı fakir fukaraya, bir kısmı da akraba ve tanıdıklara dağıtılması faziletlidir. 
         Kurban veya adaktan hiç bir şey satılamaz, eti, derisi, boynuzları veya hayvanın başka bir yeri satılamaz. Ayrıca derisi de kurban kesimi için ücret olarak verilemez. Buhârî ve Müslim’in İmâm Ali’den rivâyet ettikleri Hadîs-i Şerîf’te İmâm Ali Radıyallâhu Anhu buyurdu ki: “Peygamberimiz bana kurbanın başında durmayı, onları bölüştürüp dağıtmayı (derisini ve etini) emretti. Kurbandan hiçbir şeyi ücret olarak vermememi söyledi. Peygamberimiz:” ücretini biz vereceğiz” dedi. 
         Şüphesiz kurban keserken dikkat edilmesi gereken şeylerden birisi de, kurban kesimi öncesi ve kesim sırasında, kurbana eziyet edilmemesidir. Bunun için ehil değilsek ehil kişiler görevlendirilmelidir. Maalesef her yıl yüzlerce kişi kesim sırasında yaralanıyor, kurbanlık hayvan zaptedilemeyip şehirlerde kovalamacalar yaşanıyor. Bizler bu hallere düşmemeliyiz.  
         Dikkat etmemiz gereken hususlardan birisi de Teşrik Tekbirleridir. Arafe günü sabah namazının farzından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazı da dahil olmak üzere farz namazlardan hemen sonra toplam yirmi üç defa teşrik tekbirleri getirilir.

İmam Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vacib’tir. Bu tekbirleri söylemek, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre sünnet, Mâlikî mezhebine göre müstehaptır. Bu tekbirleri getirmeyi unutan kişi hatırladığı zaman getirsin.  
         Her zaman önemli olan ve bayramlarda biraz daha önem arz eden konulardan birisi de sıla-i rahîm’dir. Kurban bayramında akrabayı ziyaret etmek, yani sıla-i rahîm yapmakta büyük sevap vardır. Peygamberimiz meâlen buyurdu ki:  
“Yemeğini yedir, akrabalarını ziyaret et, insanlar gece yatarken sen namaz kıl, Cennet’e selâmetle girersin.” Üzerimizde hakkı olan akrabalarımızdan sebepsiz yere darılıp uzaklaşmamalıyız. Onlar bizi ziyaret etmeseler dahi biz onları ziyaret etmeliyiz. Çünkü bu hayırlı bir ameldir. Sıla-i rahîm’i dini bir özür olmaksızın kesmek bedenin günâhlarındandır ve büyük günâhlardan olduğu hususunda icmâ (âlimlerin görüş birliği) vardır. Bu bereketli günlerde böyle hayırlı amellerden kendimizi mahrum etmeyelim. Yanlarına gidemiyorsak, hiç olmazsa telefonla da olsa hal hatır soralım, selamlaşalım, bayramlaşalım. 
    Bayramınız hayırlı ve bereketli, ibâdetleriniz makbul olsun.
 
KURBAN VEKALETİNİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMA
 
Kurban vekaletinin caiz olduğuna delil , Peygamber efendimiz -Sallallahu Aleyhi ve Sellem- Hakim İbn-i Hizam‘a bir dinar vererek kendisinden bir kurbanlık satın almasını istedi. Bu Hadis’i Şerif  kurban satın almada vekalet vermenin caizliğine açık bir delil teşkil etmektedir . 
Vekalet , ancak vekalet verenin temsil edileceği yerlerde geçerlidir . Şafiî alimi İmam Zekeriya El Ensarî , Şerh-ul Behçetil Verdiyye adlı kitabının 10. Cüz 441. sahifesinde bu konuyu zikretmiştir .  
Hanefi alimi Şeyh Abdullah El Mûsili , El İhtiyar li Tağli-lil Muhtar adlı kitabının 5.Cüz 20. sahifesinde diyorki ; kişi kendisi kurbanını kesemiyorsa başka bir müslümana vekalet verebilir .  
Kurbanını vekalet vererek kesilmesini isteyen , kestirmiş olduğu kurbanının yanında bulunması müstehaptır .  
 
VEKALETİN ŞARTLARI 
  
Hanefi ve Şafiî Alimlerinin vekaletin veriliş şeklinde Nâs’ları vardır . Bunlar ;  
 
1 ) Vekaleti veren 
2 ) Vekaleti alan 
3 ) Yapılması istenilen şey ( Amel )  
4 ) Sîga (İcab ve Kabul )  
 
Vekaleti veren kişinin vekilini tayin etmesi şarttır . Eğer vekilini belirlemez ise vekalet geçerli olmaz , sahih değildir .  
Örneğin ; Vekalet veren kişi bir şeyin alınmasını veya satışını , karşısında bulunan iki kişiye hitaben , ikinizden birini vekil tayin ettim demesi geçerli olmaz . Mutlak birini kesin olarak belirlemesi gerekir .  
Vekalet aktinin sahih olması için vekilin neyi aldığını bilmesi şarttır .

Hanefi alimleri Siga’yı şart koşmuşlardır .  
 
SÎGA; Vekalet veren , vekiline neyi yapacağını , onun duyup anlayacağı şekilde söylemesi , vekaleti alanın aldığı şeyler ne ise aldım diyerek mukabele etmesidir .  

 Şafiîlere göre ima ( Beden Dili ) yolu ile aldım demek geçerlidir .  
 
KAYNAKLAR ; Hanefi Alimlerinden Muhammed İbn-i Ali’nin  kitabı , Ed-Durrul Muhtar Şerh-u Tenvir-il Ebsâri ve Câmiğ-il Bi Hari . 
 Hanefi alimlerinden Ebu Bekir El-Haddadî  El-Abbadi’nin kitabı , El-Cevharâtu  En-Neyyiratu .  
 Hanefi alimlerinden Muhammed İbn-u Muhammed  El-Baberti’nin kitabı , El-İnayetu Şerh-ul Hidayeti 
 Şafiî alimlerinden Şemsuddin Muhammed  Eş-Şerbini’nin kitabı , El-Hatib  El-İknağ  
Fi Halli  El-Fazi  Ebi Şucağ  
 Şafiî alimlerinden İmam Ebul Hasen Ali El-Bısri i El-Maverdi’nin kitabı , El-Havi  Fi Fıkh-ı  Eş-Şafiî