Elin günahlarının bazıları şunlardır:
• Ölçek, tartı ve kol ile ölçerek satın alırken hakkını tam olarak alıp, müşteriye satarken malı eksik verip, parasını tam almak
• Hırsızlık yapmak
Hırsızlık; başkasının malını haksızca ve gizlice almaktır. Hırsızın,muhafazâ edildiği yerden çaldığı şey, saf altından olan bir dinarın dörtte biri (¼) veya daha fazlası değerinde ise, hâkim tarafından şiddetli bir cezâ ile cezâlandırılır.
• Hakkı olmadığı halde başkasının malını alenen almak (kapkaççılık yapmak)
• Gasp etmek
Gasp etmek; başkasının malını zulmen istilâ etmektir.
• Gulûl
Gulûl; ganîmet malı şer’î kurallara göre bölünmeden, o maldan almaktır.
• Haksız olarak Müslümân’ı öldürmek
Bir kişi, Müslüman’ı kasten ya da kaste benzer şekilde veya yanlışlıkla öldürürse, bu kişinin üzerine keffâret farzdır.
Keffâret, çalışabilecek güçte olan bir Müslüman erkek veya kadın köleyi azat etmektir. Buna gücü yetmeyen için ise, aralıksı iki kamerî ay oruç tutmaktır.
Bir kişi öldürücü bir şeyle, bir Müslüman’a kasteder ve onu öldürürse, o kişi için kısas vardır.
Ancak öldürülen Müslüman’ın vârisi diyet karşılığında veya karşılıksız, kısastan vazgeçerse kısas uygulanmaz.
Yanlışlıkla öldürmede(1) (katilin hiçbir şekilde maktulü öldürmeye kastı olmadan öldürmesinde) ve yanlışlıkla öldürmeye benzer şekilde öldürmede (katilin maktule öldürücü olmayan bir şeyle öldürmeye kast ederek öldürmesinde) kısas yoktur; fakat diyetin ödenmesi gerekir.
Diyet, hür ve kanı mâsum(2) erkek için 100 deve; hür ve kanı mâsum kadın için ise 50 devedir. Ancak diyetin özellikleri, öldürme şekline göre değişir.
• Haksız olarak Müslüman’a vurmak veya onu korkutmak
• Rüşvet almak ve vermek
Rüşvet: Hakkı bâtıl; bâtılı da hak kılmak için verilen maldır. Ancak hakkı olanı elde etmek için veya zulümden korunmak için mal vermek, verene harâm değildir.
• Hayvanı küçük dahî olsa yakmak
Ancak zarar veren bir hayvanın zarârından kurtulmak için,
(1) Yanlışlıkla öldürmenin günâhı yoktur.
(2) Kendisi içi hâkim tarafından ölüm emri çıkmayan
onu yakmaktan başka bir kurtuluş yolu yok ise, o zaman onu yakmak harâm değildir.
• (Canlı) hayvanların herhangi bir organını kesip, yaratılış şekillerini değiştirmek
• Zar ile oynanan oyunları oynamak
• Her türlü kumarı oynamak
Yani her iki tarafın bir miktâr mal ortaya koyup, bu malın kazanana kalması gibi.
Hattâ çocuklar, kumar ve zar oyunlarına benzeyen ceviz ve aşık oyunu oynar ve velîleri onları engellemezse, velileri günâha girerler.
• Millî piyango, loto ve kumar şeklinde olan at yarışları gibi oyunları oynamak
• Tambur, kemençe ve zurna gibi çalgıları çalmak
• Karı/koca hariç nâmahrem olanların birbirlerine, arada bir engel olmaksızın şehvetli veya şehvetsiz veya engel olsa bile şehvetle bilerek dokunmaları harâmdır.
Birbirine mahrem olanların veya aynı cinsiyetten olanların birbirlerine (erkeğin, erkeğe; kadının, kadına) şehvetli dokunmaları da harâmdır.
• Rûhu olan varlıkların resmini veya biblosunu, heykelini yapmak
• Farz olan zekâtı vermemek Kendisine farz olan zekâtı; vakti geldiği ve gücü yettiği hâlde, dînen geçerli bir mâzereti olmadan vermemek veya eksik vermek
veya zekât olarak verilmesi geçersiz olan bir şey vermek veyâhut da câmi yapımı gibi zekât vermenin geçerli olmadığı yerlere vermek harâmdır.
• İşçiye hak ettiği ücreti vermemek
• Âcil ihtiyâcı olan muhtâca, imkânı olduğu hâlde yardım etmemek
Örneğin; mâzereti olmadığı hâlde çok aç olan bir kimsenin helâk olmasını engellemek için gerekli olan ihtiyâcını gidermemek harâmdır.
• Mâzereti olmadığı hâlde, boğulmak üzere olanı kurtarmamak
Mâzereti olana günâh değildir.
• Gıybet gibi, söylenmesi harâm olan şeyleri herhangi bir şekilde yazmak
• Hıyânet etmek
Hıyânet nasîhatin zıttıdır.(1)
Hareket, söz ve tavırlar ile bir kimseyi aldatmak, ihânet etmek harâmdır.
Fiilî aldatma: Örneğin emânet verilen kişinin, emâneti yemesi.
Sözlü aldatma: Örneğin emânet verilen kişinin, emâneti inkâr etmesi.
Tavır ile ihânet: Örneğin kişinin, emâneti almaya ehil olmadığı halde, kendisini ehilmiş gibi göstermesi.
(1) Örneğin; bir kimseye, kızına talip olan bir erkek hakkında sorulduğunda, onun
hakkında bildiği ayıplarını söylememesidir.
İLETİŞİM