--> Her Cumartesi 13.00-15.00 arası erkek ve kız öğrencilerine yönelik Kur'an-ı Kerim ve Temel Dini Eğitim kursumuza ÜCRETSIZ kayıt için sizleri merkezimize bekleriz.     --> Her perşembe saat 21.00'da derneğimizde zikir programı olmaktadır.     --> Cumartesi 21.00'da her hafta farklı konu ele alınan sohbetler yapılmaktadır. Ailece davetlisiniz.    
İSRÂ ve MİRAÇ

Hem Kur’ân’ın hem de bütün sahih hadis ve tarih kaynaklarının haber verdikleri; Peygamber Efendimizin büyük mucizelerinden birisi de İsrâ ve Miraç mucizesidir. Biz burada ilk önce Kur’an’daki ilgili ayetlerden ve sahih kaynaklardaki hadislerden ve rivayetlerden İsrâ ve Miraç mucizesinin nasıl gerçekleştiğini Allâh’ın izniyle beyan edeceğiz.

İsrâ

Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

 (El-İsrâ’ Sûresi 1)

Anlamı: “Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allâh-u Teâlâ, kendisine Âyetlerinden bir kısmını göstermek için kulu Muhammed’i gecenin bir kısmında, Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübârek kıldığı Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Allâh, şüphesiz ki işiten ve görendir.”

İsrâ mucizesi Kur’ân-ı Kerîm’de ve sahih olan Hadîs-i Şerîfler’de sabittir. Allâh-u Teâlâ’nın, Peygamber Efendimiz’i gecenin bir bölümünde Mekke-i Mükerreme’den Mescid-i Aksâ’ya götürdüğüne îmân etmek farzdır. Tefsîr âlimleri ve fakihler, İsrâ mucizesinin ceset ve ruhla uyanık halde gerçekleştiğine dair icmâ (görüş birliği) etmişlerdir.

İsrâ hakkında açık bir Âyet-i Kerîme olduğu için âlimler: “Her kim İsrâ mucizesini (bilerek) inkâr ederse, Kur’ân-ı Kerîm’i yalanlamış olur ve her kim Kur’ân-ı Kerîm’i yalanlarsa, muhakkak ki İslâm’dan çıkar.” demişlerdir.

Peygamber Efendimizin İsrâ’da Görmüş Olduğu İlginç Olaylardan Bazıları

1-   Peygamber Efendimiz, Beytu’l Makdis’e giderken dünyayı yaşlı bir kadın şeklinde görmüştür.

  • Yol kenarında bekleyen ve kendisini dâvet eden birini gördü. O gördüğü İblîs idi.
  • Peygamber Efendimiz Firavun’nun kızının saç tarayıcısı olan kadın ve çocuklarının kabri yanından geçerken, çok güzel bir koku aldı.
  • Peygamber Efendimiz iki günde hem ekip hem de biçen bir kavim gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, Allâh yolunda cihat edenlerdir”
  • Dudakları ve dilleri ateşten makaslarla kesilen insanlar gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, fitnecilerdir. Fitne ve şer olan şeyleri insanlara anlatanlardır”
  • Bir boğanın küçük bir delikten çıkıp, tekrar aynı deliğe dönmek istediğini ama bunu yapamadığını gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, insanlar arasında fesada götürecek ve insanlara zarar verecek sözleri söyledikten sonra sözlerini geri almak isteyen ama bunu başaramayanlardır”
  • En’âm (deve, inek ve koyun) gibi dolaşan ve sadece avret yerlerinde ufak yamalar bulunan insanları gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, zekâtı vermeyenlerdir”
  • Kafaları parçalandıktan sonra tekrar eski haline gelen bir kavim gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, üşengeçliklerinden ötürü namazı terk edenlerdir.”
  • Leziz ve taze et bulunmasına rağmen, kokuşmuş etten almak için birbirlerini itekleyen bir kavim gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar zinâ yapanlardır”
  • Zinâ yapan insanlardan çıkan irini içen insanları gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, dünyadayken içki içenlerdir”
  • Yüzlerini ve göğüslerini bakırdan tırnaklar ile tırmalayan bir kavim gördü. Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber Efendimiz’e: “Bunlar, insanların gıybetini yapanlardır”

Miraç

Miraçtan kasıt, Allâh’ın Resûlü’nün ulvî âlemdeki ilginç olan şeyleri görmekle şereflendirilmesidir. Bu onun derecesinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir. Miraç reddedilemez derecede sahih olan Hadîs-i Şerîf’lerle sabittir. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuyla ilgili açık bir Âyet yoktur. Ancak bu konuyla ilgili açığa yakın bir Âyet-i Kerîme vardır.

Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

 (En-Necm Sûresi 13/14/15)

Anlamı: ”Muhakkak ki, onu (Cebrâil’i) Sidratü’l Müntehâ’nın yanında bir defa daha görmüştür. Cennetü’l Me’vâ onun (Sidratü’l Müntehâ’nın) yanındadır.”

Bir kimse, Âyet-i Kerîme’de geçen ???????? ?????? “Görmüştür” kelimesini “Rûyâda görmüştür” anlamındadır diyecek olursa, ona denilir ki: “Bu bir tevildir (âyetin zâhirinden başka bir yorumdur).”

İmâm Fahreddin Er-Râzi’nin “El Mahsûl” adlı kitabında dediği gibi: “Bir Âyet-i Kerîme’yi, zahirinden başka bir mana ile yorumlamayı gerektiren kesin bir akli delil ya da açık bir Âyet-i Kerîme veya sabit bir Hadîs-i Şerîf bulunmaksızın, zahirinden başka bir mana ile yorumlamak câiz değildir.” Bu tevilde ise böyle bir delil yoktur.

 

Miraç mucizesiyle alakalı olarak yanlış bilinen birçok bilgi bulunmaktadır. Bunlardan birisi de En-Necm sûresinin 8. ve 9. ayetlerinin, Allâh’a yakışmayan manalarla verilmesidir. Şimdi bu sözü geçen bu iki ayetin manalarının nasıl olduğuna bakalım.

 

Allâh-u Teâlâ En-Necm Sûresinin 8. Ve 9. Ayet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor:

Anlamı: ”Sonra (Cebrâil Muhammed’e) yaklaştı, iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.”

İmâm Müslim’in rivâyet ettiğine göre, Âişe (radiyallâhu anhâ) En-Necm Sûresinin 8. ve 9. Âyet-i Kerîmelerini tefsir ederken şöyle diyor: ”O (Peygamberimize yaklaşan) Cebrâil idi. Ona (Peygamberimize) geliyordu. Bu sefer de gökyüzünü kapatan gerçek suretiyle gelmiştir.“

Buna dayanarak diyoruz ki, yukarıda zikredilen En Necm Sûresi’nin 8. ve 9. Âyet-i Kerîmeleri’nin meâli şu şekildedir: Sonra (Cebrâil Muhammed’e) yaklaştı, iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” Âyet-i Kerîme’de geçen “yaklaşma”, Hadis-i Şerif’lerden de anlaşılacağı üzere Cebrâil aleyhisselâm’ın Peygamber Efendimiz’e yaklaşması manasındadır. Yaklaşanın Allâh-u Teâlâ olduğu manasında değildir. Çünkü Allâh’a yakınlaşma veya uzaklaşma nispet etmek dinimize aykırıdır.

UYARI: “İsrâ ve Miraç” hâdisesinde, insanların dilinde olan ve bazı kitaplarda zikredilen yanlış bilgilerden korunmanız için sizleri aşağıdaki hususlarda bilgilendirmeyi kendimize bir vazîfe bildik.

Bunlardan birincisi namazdaki Tahiyât hakkındadır. Tahiyât’ın Miraç’ta vacip kılındığı sözü yanlıştır. Çünkü Tahiyât duâsı Miraçtan sonra vacip kılınmıştır.

Söylenilen yanlışlardan ikincisi de şudur: “Peygamber Efendimiz Miraç’ta iken sıkılmış ve büyük sahabi Ebû Bekir’i (radiyallâhu anh) özlemiş. Onun özlemini gidermek için de Allâh-u Teâlâ, Peygamber Efendimiz’e Ebû Bekir’in sesiyle seslenmiştir.” Bu iddia Allâh-u Teâlâ’ya yakışmayan bir vasıftır. Bilinmelidir ki Allâh’ın Kelamı; harf, ses veya lügatle değildir. Allâh’ın Kelamı yaratılmışların kelamına benzemez. Ancak zikredilen bu batıl sözde, Allâh’ın yaratılmışlara benzetilmesi söz konusudur ve bu inanç dine aykırıdır.

Yanlış olan inançlardan biri de şu şekildedir: Cebrâil aleyhisselâm, vahiy aldığı yerde perdeyi açınca, Peygamber Efendimizi orada görmüş ve demiş ki: “Vay be! Vahyi ben senden burada alıp tekrar sana yeryüzüne indiriyorum.” Dine aykırı olan bu uydurmalara bazıları daha da farklı şeyler ekleyerek yaymaktadır. Bu ibareye göre, Peygamber Efendimiz ilâh ilan edilmiş oluyor ki bu da İslâm’a ve Tevhîd inancına aykırıdır.

Yine Miraç’ta geçtiği söylenen yanlış kıssalardan birini daha anlatalım. Diyor lar ki: Miraç’ta Peygamberimiz ve Cebrâil aleyhisselâm öyle bir yere gelmişlermiş ki Cebrâil: “Ben bundan sonra seninle gelemem; çünkü gelirsem yanarım.” demiş.

Bu sözün açıklamasını da şöyle yapmaktadırlar, diyorlar ki (Haşa): “Cebrâil nurdur; Allâh daha büyük bir nurdur. Büyük nur küçük nuru yakacağı için Cebrâil daha yukarıya çıkmak istememiştir.” Şüphesiz ki bu söz Allâh’a ve meleklere atılan büyük bir iftira olup dinimize aykırıdır.

Ve yine Miraç gecesinde sevgili Peygamberimiz için, (Haşa) “Allâh-u Teâlâ’nın huzûruna kabul edildi”, “Allâh-u Teâlâ’nın huzûruna çıktı” “Gökleri aştı, Allâh’a ulaştı.”, “Gökleri aşarak, Allâh’ın katına ulaştı.” gibi tabirler kullanılmaktadır.

Şüphesiz ki Allâh’ın herhangi bir yönden yaratılmışlara benzediği veya herhangi bir yerde bulunduğu gibi dinimize aykırı olan şeylere inanmak veya bunu ifade eden sözleri sarfetmek ve imandan eden durumlardandır.

 

Allâh bizleri bu gibi yanlış inançlardan muhafaza eylesin…