--> Her Cumartesi 13.00-15.00 arası erkek ve kız öğrencilerine yönelik Kur'an-ı Kerim ve Temel Dini Eğitim kursumuza ÜCRETSIZ kayıt için sizleri merkezimize bekleriz.     --> Her perşembe saat 21.00'da derneğimizde zikir programı olmaktadır.     --> Cumartesi 21.00'da her hafta farklı konu ele alınan sohbetler yapılmaktadır. Ailece davetlisiniz.    
Eyyûb Peygamberin Kurtlanmadığının Beyanı

Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında bazı kimseler tarafından uydurulan ve doğru olmayan bir konu hakkında emr-i bi’l mârûf ve nehy-i ani’l münker kaidesi ışığında sizleri uyarmayı kendimize görev addettik.

Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında iftira olan kıssada deniliyor ki: “Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) çok hastalandı ve vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Bu yaralar öyle bir hâl aldı ki, yaraların içinden kurtlar çıkmaya başladı. Bu kurtlar yere düştüğünde Eyyûb Peygamber, kurtları yerden alıp yarasının üzerine koyarak 'Ey mübarek, rızkından ye' dermiş. Hatta ailesi ve diğer Müslümanlar, Eyyûb Peygamberin (aleyhisselâm) kötü kokması ve kötü görünmesinden dolayı yanından kaçmışlar.” Bazı yanlış kaynaklarda ise kavminin onu, şehrin dışındaki çöplüğe attığı geçmektedir. Bu anlatılan kıssa şüphesiz ki bâtıldır, doğru değildir.

Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) elbette ki hastalanmıştır. Fakat hastalığının ne tür bir hastalık olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hadîs-i Şerîfler’de geçmemektedir. İmâm EI-Fâhûrî’nin dediği gibi bu meseleler Yahudilerin, Müslümanlar’ın kitaplarına soktukları iftiralardandır. Yani İsrâiliyat’tır.

Öncelikle anlatılan bu kıssa, peygamberliğin temel davasına ve temel ilkesine ters düşmektedir. Peygamberlerin en büyük görevlerinden birisi davet ve tebliğdir. İnsanları îmâna ve İslâm’a davet ederken, onları kendilerinden uzaklaştırıcı, iğrendirici, nefret ettirici ve tiksindirici hastalık gibi sebeplerin mevcut olması, üstlendikleri davaya ters düşmez mi?! Tabi ki düşer. Çünkü bizler bile günlük hayatta, en çok sevdiğimiz insanın ter kokmasına veya kötü kokmasına tahammül edemezken, kurtlu olup tiksindirici bir hâl almasına nasıl tahammül ederiz ki!

Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında şöyle buyurmaktadır:

Manası: “Eyyûb, Rabbine: 'Bana zarar dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.' diye niyaz etmişti.” (El-Enbiyâ' Sûresi 83)

Âyet-i Kerîme’nin anlamında geçen ‘Bana zarar dokundu’ ifadesi, ‘hastalandım’ anlamına gelmektedir. Âyet-i Kerîme’de görüldüğü gibi Eyyûb Peygamberin sadece hastalandığı geçmektedir. Oysaki hastalığının ne olduğu hakkında bilgi verilmemektedir.

Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

Manası: “Allâh, bütün peygamberleri yaratılmışlardan üstün kıldı.” (El En’âm Sûresi 86)

Peygamberler; vücutları, ahlâkları, güzellikleri ve sesleri ile yaratılmışların en üstünleridirler. Efendimiz ? bir Hadîs-i Şerîf’inde mana olarak şöyle buyurmaktadır:

“Allâh, yüzü ve sesi güzel olmayan bir peygamber göndermiş değildir.”

Vücudundan kurt çıkan birinin güzelliğinden nasıl bahsedilebilir ki? Dolayısıyla bâtıl olan bu kıssa, Âyet-i Kerîme ve Hadîs-i Şerîfler’e terstir. Peygamberimiz, yine bir Hadîs-i Şerîf’inde şöyle buyurmaktadır:

“Allâh; toprağa, Peygamberlerin vücutlarını yemesini haram kılmıştır.”

Toprak altındayken Peygamberlerin mübarek vücutlarını haşeratın yemesi imkânsız olduğuna göre, hayatta iken nasıl mümkün olsun ki?! Ayrıca bâtıl olan bu kıssada Eyyûb’un vücudundan düşen kurdu alıp: “Ey mübarek, rızkından ye!“ diyerek vücuduna koyduğu iddia ediliyor. Oysaki bir Müslüman’ın kendi vücuduna zarar vermesi harâmdır. Bunun haram olduğunu öğreten bir peygamberin, böyle bir şeyi yaptığı nasıl iddia edilebilir ki! Kaldı ki kurdun neresi mübarektir!

Bu inanç, kişiyi İslâm’dan çıkarır ve kişinin tekrar İslâm’a girme niyeti ile Kelime-i Şehâdet’i söylemesi gerekir. Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

Manası: “Kendi kendinizi tehlikeye atmayın!” (El-Bakara Sûresi / 195)

Peygamber Efendimiz ? meâlen şöyle buyurdu: “Kişi kendi nefsine ve başkasına zarar veremez.” (İbn-i Mâce)

Ehl-i Sünnet Âlimlerinin Bu Konu Hakkındaki Görüşleri

  1. İmâm-I Mâturîdî: “Peygamberlerde, insanların kendilerinden uzaklaşmasını doğuracak sebeplerden hiçbiri bulunmaz.“ (Kitabu’t Tevhîd) “Peygamberler, mert, cesur, davalarında sebat eden, mahlûkâtın iyilik ve menfaati için her türlü eziyete katlanan, insanları tiksindirecek ve uzak tutacak hastalıklardan müstağni, şefkatli ve merhametli züht ve takva sâhibi kimselerdir.” (Risâle Fi’l Akâid)
  2. Erzurumlu İbrâhîm Hakkı: “Kazerle zenb u humk u kizb u kitmân u hıyânetten Münezzehdir müberrâdır cemîi Enbiyâullâh.” Yani bütün Nebîler, pislik ve günahtan, ahmaklıktan, yalandan, hakkı gizlemek ve hıyânetten münezzehtirler; berîdirler.” (Mârifetnâme)
  3. Osmanlı Âlimi Manastırlı İsmâil Hakkı: “Enbiyâ’nın her biri; zamanında en akıllı, re’yi en kuvvetli, güzel huy sâhibi, hayatı mazbut, soyu sopu temiz, kin ve hasetten uzak, izzet ve şeref sâhibi, tiksindirici hastalıklarla veya başka bir yolla arızası olmayan ve günahtan berî olmalıdır. Aynı şekilde bayağı âdî işlerle uğraşmaz, peygamberlikten önce bile bir an olsun inancına şirk katmaz.” (Mevaidü’l İn’âm fi Berâhini Akaîdi’l İslâm)
  4. Diyânet: “Eyyûb Peygamberin hastalığının, insanları kendisinden nefret ettirecek kadar ağır ve tiksindirici olduğu yolundaki Yahûdî menşeli bilgileri bir peygamberin saygınlığı ve sosyal prestijiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Kur’ân’da ve güvenilir Hadîs kaynaklarında bu tür bilgiler de bulunmamaktadır. Diğer İslâmî kaynaklarda geçen bu yöndeki malumat ise tamamen İsrâilî kaynaklardan intikal etmiştir.” (Diyanet Ansiklopedisi/Eyyûb Maddesinde)
  5. Konyalı Mehmed Vehbi Efendi: “Hastalığı insanların nefretine mucip olan hastalıklardan değildi. Zira Enbiyâ-ı izâm bilumum nefreti mucip olan şeylerden mahfuzlardır. Çünkü Enbiyâ’nın nefreti mucip şeye müptela olmaları bi’setten maksat olan halkla ihtilâta ve tarik-ı müstakime davete münâfî olduğundan hikmet-i bi’sete münâfîdir. Binaenaleyh; bazı kitaplarda Hazreti Eyyûb’un hastalığında mübalağa suretiyle yazılan şeyler katiyen yalandır.”

Sadeleştirilmiş Hâli: Eyyûb’un hastalığı da böyle hariçten görenleri iğrendirecek bir hastalık değildi. Çünkü Peygamberler halkın nefretine sebep olacak şeylerden uzaktır ve Allâh onları korumuştur. Peygamberlerin tiksindirici şeylere müptelâ olmaları, Peygamberliğin bir icabı olan halkla bir arada olmaya, insanları hak ve doğru yola davete mâni olan bir durumdur. Bu ise “nübüvvet” rütbesine uygun değildir. (Hülâsatü’l-Beyân fî Tefsiri’l-Kur’ân / El-Enbiyâ' Sûresi)

  1. Sa’duddîn Et Taftazânî: “Peygamberler; cüzzam ve baras gibi tiksindirici hastalıklardan, kendi kıymetlerini düşürecek hâllerden, Peygamberliğin makamına uymayan hâllerden münezzehtirler.” (Şerhu’l Makâsid)
  2. Ömer Nasuhi Bilmen: “Peygamberlerde tebliğ vazifesine zarar getirecek cüzzam, sara, uzun süreli baygınlık, sağırlık ve âmâlık gibi rahatsızlıkların olmaması ve gönderildikleri kavimlerin en şerefli ve en necip ailelerinden gelmeleri de zaruridir.” (Muvazzah İlm-i Kelâm)

“Hazreti Eyyûb’un hastalığı insanların nefretini çekecek bir vaziyette değildi. Öyle hastalıklardan Peygamberler bir hikmet gereği korunmuşlardır." (El-Enbiyâ' Sûresi Tefsîri)

  1. Osmanlı Âlimi Muhammed Hâdîmî: “Nübüvvetin şartlarının bazıları şunlardır: Kemâl-i akıl, kuvvet-i rey, selim tabiatın kendisinden nefret ettiği şeyden veya murûeti ihlâl eden şeyden ve Peygamber olarak gönderilmenin hikmetini ihlâl eden şeyden selâmet bulmuş olması gerekir. Nitekim Tehzib-i Kelâm’da böyle zikredilmiştir. Eyyûb’un hastalığı hakkında naklolunan şeyin ifratı da bununla bâtıl olur. Kavminin ondan nefret ettiği ve nerede ise mahallesinden çıkartmayı düşündükleri gibi.” (Berika)
  2. Kemâleddîn İbnu’l Hümâm: “Nefret uyandıran hâller, görenin uzak durmasına sebep olabilecek hastalıklar, katı ve kaba tavırlar ve şahsiyeti küçük düşürücü davranışlardan peygamberler korunmuşlardır.” (El-Müsâyere)
  3. 10. Abdullâh Elvan Hocaefendi: 300 sene evvel dedi ki: “Bu, Yahudilerin desiselerindendir (sokuşturmalarındandır). Müslüman âlimlerin kitaplarına sokuşturulmuş İsrâiliyat’tır.”
  4. Cemîl Halîm Hocaefendi: “Bütün Peygamberlerin, yaratılmışların en üstünü olduklarına dair âlimler icmâ etmiştir. Onların hepsi âlim ve hikmetlidirler. Allâh-u Teâlâ onları korumuştur. Onların kendi kendilerine zarar vermeleri imkânsızdır. Çünkü bütün Peygamberlerin şeraitlerinde, kendi nefislerini koruyup kendilerine zarar vermemeleri konusunda ittifak vardır. Bütün âlimler buyurdular ki: İğrendirici, tiksindirici ve nefret ettirici hastalıklara Peygamberlerin yakalanmaları imkânsızdır.“ (Tahzîru’l Lebîb Min Ba’di Mâ Fi’l Kutubi Mine’l Ekâzîb)İbrâhîm